KAHVALTILARIN BAŞ AKTÖRÜ ZEYTİN
Zeytin, tüm uygarlıklarda barışın simgesi olmuştur. Birbirleriyle kavga eden, savaşan toplumlar bir zeytin dalı uzatılarak barışı sağlamışlardır. Şifa kaynağı olan zeytin, somut, elde tutulur gözle görünür faydaları yanı sıra simgesel olarak da toplumların barışı için de var olmuştur, var olacaktır. Mitolojide ve kutsal metinlerde yadsınmaz bir yeri vardır. Akdeniz ikliminden tüm dünyaya armağandır, Akdeniz ile özdeştir, Akdeniz insanını anlatır. Her dem yeşil kalabilmeyi başarabilen bir bitkidir zeytin. Sık dallı yapısıyla inattır kara, soğuk havaya. Yayvan tepeli zeytin yaprak dökmeyen bir karakteriyle tipik Akdenizliyi anlatır aslında fısıldayarak. Siyahıyla, yeşiliyle zeytin ağacı yaşlandıkça, düzgün gri renkli gövde kabuğu giderek çatlar. Ağacın tepesi, yaklaşık olarak artan boy kadar her sene genişler. Bu da olgunlaşan bir insana örnektir aslında anlayabilenler için. Ağacı uzun ömürlü olup yaklaşık iki bin yıl kadar yaşayabilir. O yüzden tarih boyunca hep bizlerle olmuştur zeytin. Kendine has bir kokusu vardır bu muazzam bitkinin. Baharı yolcu ederken; kışın başı baharın da sonlarına doğru yaprakların koltuk altlarında seyrek salkımlar halinde açan, küçük beyazımsı-sarı renkli, kokulu çiçekleri “Merhaba” der bizlere. Başında esen rüzgârların taşıdığı çiçek tozlarıyla hayat bulan çiçekler etli ve yağlı meyvelere dönüşür. Bu meyveler önce yeşil, olgunlaştıktan sonra da parlak siyah olur. Zeytin ağacı, bizlere sağladığı bir diğer katma değeri olan içerdiği yağ olarak da çok değerlidir. Zeytin ağacının diğer ağaçlara göre çok heybetli ve estetik bir görünümünden de bahsetmek gerekir. Odunu çürümeye karşı son derece dayanıklıdır zeytin ağacının. Gelelim sofralık zeytine. Az tuzlusu, iri tanelisi, çiziği, biberlisi, salamurası, kırması siyahı ve yeşiliyle vazgeçilmez haklı bir yeri vardır sofralarımızda. Kimi zaten tane olarak kimi zaman da ezmesiyle boy gösterir kahvaltılarımızda. “Sağlık eşittir zeytin” desek galiba yanlış olmaz. Şeker hastaları için doğru adres zeytindir. Bilim insanlarınca tansiyon düzenleyici bir şey sorsanız “Zeytin” cevabı almanız muhtemeldir. Cilt ve deri hastalıklarıyla mücadelede dermo kozmetik amaçlı da kullanılmaktadır. Zeytinyağlı şampuanlar saç dökülmesini engeller, saçın çabuk uzamasını sağlar, lezyonlu saçlı deriyi onarmaya yardımcı olur ve kepek oluşumunu engeller. Görme yetimize bile katkısı bulunmaktadır. Zeytinyağlı sıvı sabun, duş jelleri, katı sabun, bebek şampuanları cildi olumsuz dış etkenlere karşı korurlar. Cildi güzelleştirip yaşlanmasını geciktirerek ciltteki kırışıklık oluşumunu engeller. Zeytin dayanıklılığın sembolüdür. İşte o yüzden yüzyıllardır Akdenizlilerin sağlık ve güzellik kaynağı olmuştur. Tüm bu bilgiler ışığında çocuklarına, ailelerine yani kısacası sevdiklerine sağlıklı ürünler sunma derdinde olan anne, babaların birinci tercihi zeytin olmuştur, olacaktır. Hijyenik ortamlarda üretilen, toplanan ve hazırlanan zeytin çeşitleri ile daha sağlıklı toplumlar sağlanacaktır. Standart üretim proseslerinde zeytin ürünleri elde etmeyi gözeten firmalardan tercih edilen zeytinler şifa dağıtmaya devam edecektir. Sofralarımıza kattığı o tartışma götürmez ve anlatılmaz tadı yanı sıra; pandemi sürecinde de tüm insanlık anlamıştır ki asıl olan sağlıklı beslenmedir. Bizler ne kadar sağlıklı ve organik beslenirsek o derece hastalıklara karşı bağışıklık sistemimiz de güçlenmiş olur. Bu hedefle akla ilk gelen ise zeytindir. O zaman bizi güne hazırlayan kahvaltılarımızdaki baş aktör rolündeki bol limonlu, pırıl pırıl parlayan ve “Ben buradayım” diyerek bizlere göz kırpan Zeytin’e sıcacık samimi bir selam verelim. Ezmesiyle ekmek dilimleri üzerinde şık bir görüntü sağlayan zeytini, çiziğiyle, salamurasıyla, kırmasıyla, biberlisiyle yeşili ve siyahıyla yeniden taçlandıralım ve şükredelim iyi iki yüzyıllardır hayatımızda ve sofralarımızdasın zeytin...