17.09.2022

MUCİZEVİ BESİN BAL

Öyle bir besin düşünün ki, yarım kilosu için 900.000 işçi bir gün boyunca çalışsın, dursun. Elde edilen bu mucizevi ve emek yoğun şifa kaynağının da sadece bir kısmı kullanılabilsin. Bahsettiğimiz bu besin, bilim insanlarımızın günümüz teknolojisinde bile çözemediği, hayrete düştüğü başlıca sağlık adresimiz baldır. Yararları anlatmakla bitmeyen bal; en az 3000 seneden beri birçok rahatsızlığın tedavisinde hiç şüpheye mahal verilmeyecek şekilde kullanılmıştır, kullanılmaktadır. Bal eski Yunan, Mısır, Hint ve Çin tıbbında kullanılmış olup Kur'an-ı kerim de şifa olarak nitelenmiş ender besinlerdendir.  Bal, kahvaltı soframıza gelmeden önce uzun uğraşlar neticesinde ortaya çıkan ve doğanın bize tüm cömertliği ile armağan ettiği bir üründür desek yanlış olmaz herhalde. Sağlığa faydaları saymakla bitmeyecek bir şaheserdir bal. Bu şaheser, nektar ve bal özü toplama sırasında arıların kas faaliyet metabolizmalarını desteklemek için tükettiği şeker olarak kullanmak veya uzun süreli besin kaynağı olarak saklamak üzere dünyanın en çalışkan hayvanı olarak da adlandırabileceğimiz arılar tarafından üretilir. Yiyecek arama sırasında bu çalışkan arılar, uçuş kaslarının ihtiyacı olan metabolik faaliyetini desteklemek için topladıkları nektarın sadece ama sadece bir kısmını kullanırlar. Haydi gelin o zaman balın bizleri şaşırtan hikayesine şöyle bir bakalım. Bal, arılar tarafından bin bir çeşit çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektarın arıların bal midesi denilen organlarında invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek hücrelerine yerleştirilen çok faydalı bir besindir. Bahsi geçen bu nektar bizim bildiğimiz bala çevrilirken; arılar sağladıkları invertaz enzimi sayesinde sakkarozu inversiyona uğratarak fruktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürürler. Bilim insanlarını yine şaşırtacak bir kodlama ile fermantasyonun meydana gelmesini önleyecek miktarda olan suyunu uçururlar. Arı kovanlarındaki hücrelere yerleştirilen ve üzeri mumdan bir kapakla örtülen bal; arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde bildiğimiz tat ve kıvama gelir. Ne büyük bir uğraş değil mi? Ama işin bilimsel gerçekçiliği bu şekilde. Halen dünyada üretilen bir sürü bal türleri vardır. Örneğin kestane balı, köknar balı, monofloral bal, çiçek balı, petek balı, armut balı, dağ balı, akasya balı, çam balı, kremalı bal, okaliptüs balı ve de meşe balı. Ülkemiz sınırları içinde de birçok çeşit bal, bizlere sunulan nimetlerin başında gelmektedir. Süzme çiçek balı dillere destandır. Peki, nedir süzme çiçek balı diye sorarsanız? Cevabımız en kolay yenen bal çeşidi olabilir. Şöyle ki süzme çiçek balı kovanda olgunlaşan çiçek balının sır tabakası kaldırıldıktan sonra çeşitli yöntemler ile süzülmesi ile elde edilmektedir. Süzme çiçek balı, petekten arınmış olduğundan çoğunlukla hiç tortu barındırmadığı için yemesi kolay bal çeşitlerinden biridir. Toplumların kültürel yapısında da hep şifa kaynağı olmuştur. Eskilerin dediği gibi “Ölümden başka her derde deva” cümlesini hak eden kaç besin vardır ki bu dünyada? Günümüzde modern tesislerde özünü ve tadını kaybetmeden bizlere sunulan bal ürünleri; başta her sabah kahvaltılarımızda olmak üzere bizleri güne hazırlamaktadır. Yanık tedavisinden tutun da, soğuk algınlığından, vücut direncine, metabolizmayı güçlendirici etkilerinden öksürük giderici özelliğine kadar birçok yararı olan bal; kanser tedavisinde bile ismi geçen bir üründür. Sağlıklı yaşamın ve beslenmenin bu derece önemli olduğu günümüz dünyasında bal, sofralarımızda haklı olarak edinmiş olduğu liderlik koltuğunda oturmaya devam edecektir. Bizlere ise bu mucizevi ürüne saygı duymak ve şapka çıkartmak düşmektedir. İyi ki doğa bizlere böyle bir şifa kaynağı sunmuştur, sunmaktadır.